Son dönemlerde Orta Doğu’da yaşanan gerilim tırmanırken, bölgedeki insani durum daha da kritik bir hal almış durumda. En son yaşanan olay ise bu gerilimin sonucunda meydana gelen ve tüm dünya kamuoyunun dikkatini çeken bir saldırı oldu. İsrail ordusu, Gazze'de bulunan Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi'ni bombalayarak hem tıbbi yardım faaliyetlerini hem de bölgede yaşayan sivilleri hedef aldı. Bu durum, uluslararası insan hakları kuruluşları ve sivil toplum örgütleri tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı.
Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi, finansmanının büyük bir kısmını Türkiye’nin sağladığı ve bunun yanı sıra Filistin halkına sağlık hizmetleri sunmak amacıyla kurulmuş bir kurumdur. Hastane, Gazze’nin işgal altındaki bölgelerinde yaşayan siviller için hayati önem taşımakta ve özellikle sağlık hizmetlerinden mahrum kalan insanların tedavisinde kritik bir rol oynamaktadır. Ancak, İsrail ordusu tarafından gerçekleştirilen bu saldırı, uluslararası hukukun ihlali olarak değerlendiriliyor. Saldırının gerçekleştiği gün, hastanenin yoğun bakım üniteleri yoğun hasta kabulü yapmakta ve hastalar tam anlamıyla hayatta kalma mücadelesi vermekteydi.
Uluslararası insan hakları sözleşmeleri, sivil hedeflerin korunması gerektiğini vurgularken, savaş zamanı yapılan bu tür saldırılar tartışmalı bir hale dönüşüyor. İsrail, kendi güvenliğini sağlama amacıyla bu tür askeri operasyonlar gerçekleştirdiğini iddia etse de, sivil kayıpların yaşanması, bu durumun meşru olup olmadığı konusunda ciddi sorular doğurmaktadır.
Hastanenin hedef alınması sonucunda çok sayıda sivilin hayatını kaybettiği ve yaralandığı bildirilirken, sağlık çalışanları da bu saldırının vicdanlarını derinden yaraladığını dile getiriyor. Yerel sağlık otoriteleri, saldırı sonrası hastanelerde normal sağlık hizmetlerinin sunumunun imkansız hale geldiğini belirtiyor. Sağlık alt yapısının bu denli zarar görmesi, filistin halkının sağlık hizmetlerine erişimini de olumsuz yönde etkiliyor.
Uluslararası topluluk ise bu vahim duruma kayıtsız kalmadı. Birçok ülke hükümeti ve insan hakları kuruluşları, saldırıyı kınadı ve acil müdahale çağrıları yaptı. Birleşmiş Milletler, USİM ve diğer küresel örgütlerin olay hakkında yaptıkları yazılı açıklamalarda, sivil hedeflerin hukuken korunması gerektiği vurgulanarak, bu emirlere uymayan tüm tarafların sorumlu tutulması gerektiği ifade edildi. Ayrıca, bu tür saldırılar sonucunda meydana gelen insani krizlerin çözülmesi için derhal uluslararası bir mekanizma oluşturulması gerektiği dile getirildi.
Sonuç olarak, Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi'ne yapılan bu saldırı, sadece bir sağlık kuruluşunu değil, aynı zamanda sivil yaşamı da tehdit eden büyük bir insani krize işaret etmektedir. Uluslararası toplum bu ve benzeri olaylara dair daha etkin çözümler üretmezse, gelecekte daha fazla can kaybı ve insani krizlerle karşı karşıya kalma ihtimali oldukça yüksek. İnsanlık adına kaybedilen her hayat, bilgimiz ve vicdanımız için büyük bir yara olmaktadır.