Türkiye'nin Suriye'deki iç savaşa dair durumu takip eden büyükelçilerinden biri olan Büyükelçi Barrack, Şam yönetimi ile PKK/YPG arasındaki sorunlar hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Söz konusu iki taraf arasındaki gerilimin baş göstermesi, bölgedeki güvenlik dengelerini etkileyen kritik bir mesele olmayı sürdürüyor. Bu yazımızda, Barrack'ın değerlendirmeleri doğrultusunda Şam yönetimi ile PKK/YPG arasındaki ilişkilerin evrimi ve bölgedeki etkileri üzerinde duracağız.
PKK/YPG, Suriye'nin kuzeyinde etkin bir güç haline gelirken, Şam yönetimi bu durumdan rahatsızlık duymaktadır. Tarihsel olarak bakıldığında, PKK'nın Suriye topraklarındaki varlığı, 1990'lı yıllara kadar uzanmakta. O dönemde, Türkiye ile Suriye arasındaki gerilimler PKK'nın Suriye topraklarında faaliyet göstermesine olanak tanıdı. Ancak Suriye iç savaşı ile birlikte, PKK'nın türevi olan YPG, ABD'nin desteklediği bir güç haline gelerek, Şam yönetimi için yeni bir tehdit oluşturmaya başladı.
Büyükelçi Barrack, bu bağlamda, "Şam yönetimi, PKK/YPG'nin Suriye'nin kuzeyinde kendi özerk yönetimini kurma çabalarından dolayı son derece rahatsız. Bu ilişki, hem yerel hem de uluslararası düzeyde pek çok sorunu beraberinde getiriyor" şeklinde ifadelerde bulundu. Şam yönetimi, YPG'nin PKK ile olan bağlantısını her zaman dikkate almış ve bu durumu kendi güvenliği için bir tehdit olarak değerlendirmiştir.
Büyükelçi Barrack’ın açıklamaları, Suriye’nin kuzeyindeki mevcut durumu daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. PKK/YPG'nin, Suriye de dahil olmak üzere, Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden bir aktör olmaya devam ettiği aşikar. Bu nedenle, her iki taraf arasında süregelen müzakereler ve çatışmalar, bölgedeki istikrarı doğrudan etkiliyor. Barrack, "Bölgedeki herkes için en iyi çözüm, diyalog ve uzlaşma yolunun açılmasıdır. Aksi takdirde, çatışmaların sürmesi sadece yerel halkı değil, tüm bölgeyi etkileyen sonuçlar doğuracaktır" dedi.
Gelecek senaryoları incelediğimizde, sahadaki güç dengelerinin büyük rol oynayacağını söyleyebiliriz. PKK/YPG, ABD ile olan ilişkilerini güçlendirirken, Şam yönetimi ise Rusya ve İran ile olan bağlantılarını kullanarak dengeleri sağlamaya çalışıyor. Bu durum, iki rejim arasındaki gerginliğin ne yönde devam edeceği sorusunu gündeme getiriyor. Ayrıca, Türkiye'nin Suriye politikası da bu bağlamda önemli bir etken olarak öne çıkıyor.
Sonuç olarak, Büyükelçi Barrack’ın açıklamaları, Suriye’deki karmaşık durumu ve Şam ile PKK/YPG arasındaki ilişkilerin nasıl şekillendiğini anlamamız açısından önemli bir kaynak oluşturuyor. Gerilimin sürmesi, yalnızca Türkiye ve Suriye için değil, aynı zamanda tüm dünya için sonuçları olan bir durum. Bu nedenle, uluslararası aktörlerin bu mesele üzerindeki dikkatli politikaları, gelecekte barış ve istikrarın sağlanmasında belirleyici olacak gibi görünüyor.