Bayram, insanların birbiriyle kenetlendiği, mutluluğun paylaşıldığı, ailelerin bir araya geldiği özel bir dönemdir. Ancak ne yazık ki, bu dönemde birçok çocuk, bayram sevincini yaşamak yerine çarpık hayat koşulları içinde çalışmak zorunda kalıyor. Kendi eğlence ve tatil günlerinde iş yerlerinde, sokaklarda, pazar yerlerinde ya da ailelerinin yanında çalışan bu çocuklar, bazen sevinçten çok hüzün ile dolup taşıyor. Bu yazımızda, bayram günlerinde çalışan çocukların yaşamına, karşılaştıkları zorluklara ve bu konudaki toplumsal bilinçlenmeye odaklanacağız.
Ülkemizde bayramlar, ailelerin bir araya geldiği, dostlukların pekiştiği, toplumsal bağların güçlendiği özel günler olarak kabul edilir. Ancak, birçok çocuk için bu günler, çalışmak, para kazanmak ve ailenin yükünü hafifletmek anlamına geliyor. Ekonomik zorluklar, ailelerin çoğu zaman çocuklarını çalışmaya iten bir etken oluyor. Özellikle kırsal kesimlerde ve düşük gelir grubuna mensup ailelerde, çocukların çalışma yaşının düşmesi büyük bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bayramda çalışmaları, çocukların eğlenme, dinlenme ve büyüme haklarını ihlal ediyor. Adeta, bayram seremonisinin içindeki acı bir parçaya dönüşüyorlar.
Bu çocukların bir kısmı, ailelerinin yanında çalışıyor. Aileler, çocukların küçük yaşlarda kazanmaya başlamasını teşvik ediyor. Bir diğer grupta ise sokakta, pazarda satıcılık yapan çocuklar yer almakta. Özellikle bayram döneminde tatlı ve şeker satışı, bu çocukların yoğun şekilde çalıştığı alanlardan biri. Çocukların bu ortamda çalışmaları, hem fiziksel hem de ruhsal olarak önemli zararlar görebilmelerine neden oluyor. Ekonomik kazanç, çocukların eğitimden ve sosyal yaşantıdan kopmasına neden olabiliyor. Dolayısıyla, zihinsel, sosyal ve fiziksel gelişimleri olumsuz etkileniyor.
Hizmet sektörü, özellikle bayramlarda çalışan çocukların yoğun olduğu bir başka alan. Restoran, kafe ve çay bahçeleri gibi mekanlarda, çocuklar genellikle düşük ücretle çalıştırılıyor. Bu çocuklar, yalnızca kendi ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp, aile bütçesine katkıda bulunmak için de çabalıyorlar. Fakat çoğu zaman, bu çocukların yıllardır süregelen birer emekçi olmaktan başka bir gelecekleri olmuyor. Ayrıca, bu çocukların açlıktan, yetersiz beslenmeden ve kötü koşullardan etkilenmesi oldukça yaygın. Yetersiz gıda alımı, çocukların sağlığını bozarken, eğitim hakları da göz ardı ediliyor.
Çocuk işçiliği sorunu, yalnızca ekonomik bir mesele olmaktan öte, aynı zamanda bir insani sorundur. Bayram günlerinde çalışan çocuklar, kurban kesiminden ziyarete, hediyelerin dağıtımına kadar birçok geleneği gözlemleme ve katılma fırsatına sahip olamıyorlar. Ebeveynleri tarafından çalışmaya zorlanan bu çocuklar için bayram, bireysel ve toplumsal anlamda kaybedilen bir fırsat haline geliyor. Eğitimden yoksun kalan bu çocuklar, zamanla içe kapanık ve hayalleri olmayan bireyler haline geliyor.
Buna ek olarak, günümüzde bayram karşısında daha fazla farkındalık olması gerektiği bir gerçektir. Toplum olarak, bayram kutlamalarında çocuk işçiliği konusunu unutmayarak, bu sorunla yüzleşmeliyiz. Sosyal hizmet kuruluşları, devlet kurumları ve sivil toplum örgütleri bu konuda daha etkin rol almalıdır. Bayram, yalnızca bir dini bayram olmanın ötesinde, insan onurunu ve çocukları koruma adına bir dayanışma zeminine dönüşmelidir. Böylelikle, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı bu zor koşullardan kurtararak, onlara hak ettikleri çocukluklarını yaşatabiliriz.
Sonuç olarak, bayramda çalışan çocuklar, sadece bayram simgelerimiz içinde kaybolan bir gerçek değil, aynı zamanda sosyal sorumluluğumuz olan bir mesele. Bu çocukların haklarının korunması, gelecekte emek vererek yetişen bir nesil için hayati önem taşırken, toplumsal duyarlılığımızı artırmalıyız. Bayramlar, sevinçlerin paylaşıldığı, acıların unutulduğu bir zaman dilimi olmalı. Unutulmamalıdır ki, çocuklar geleceğimizdir ve onların mutlu birer birey olarak topluma kazandırılması en büyük sorumluluğumuzdur.