Her yıl sevinçle beklenen bayramlar, ailelerin bir araya geldiği, mutlulukların paylaşıldığı özel zamanlardır. Ancak bu yıl, 28 yaşındaki Dilan’ın yaşadığı trajik olay, bayram neşesini derin bir hüzne dönüştürdü. Dilan, eşi tarafından katledildi. Olay, toplumda şiddet ve aile içi saldırganlık gibi hemen hemen her gün karşılaşılan, ama hala çözülmemiş sorunlara dikkat çekti. Dilan’ın hikayesi, birçok kadının yaşadığı zulmü ve haksızlığı gözler önüne seriyor.
Dilan’ın katledilmesi, aile içi şiddet konusunu tekrar gündeme getirdi. Türkiye’de kadınların yaşadığı şiddet olayları, her geçen gün artmakta. Dilan, bu acımasız cinayetle birlikte toplumda var olan sorunların bir kez daha açığa çıkmasına neden oldu. Aile içi şiddet, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik ve ekonomik şiddeti de beraberinde getiriyor. Bu tür olaylar, yalnızca mağdurları değil, aynı zamanda toplumun her kesimini etkiliyor. Dilan’ın hastaneye kaldırılan son anları, onu seven aile üyeleri için tarifsiz bir acıydı. Herkes sevdiği birini kaybetmenin üzüntüsü içinde, yapılan hukuki süreçlerin de yeterli olup olmayacağına dair endişe yaşıyor.
Dilan’ın ölümü üzerine toplumda büyük bir infial oluştu. Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar, Dilan için adalet arayışını hedef alıyor. Kadın hakları savunucuları, hükümeti, aile içi şiddeti önleyici önlemler almak için acil adımlar atmaya çağırıyor. Hükümetin bu konuda karşı karşıya olduğu sorunlar, genel olarak toplumun bilinç düzeyiyle ilgili. Eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği ve yasaların uygulanabilirliği, aile içi şiddetle mücadelede kritik öneme sahip. Dilan’ın cinayeti, bu meselelere dair farkındalık oluşturarak, toplumu harekete geçirdi. Dilan’ın anısına bir şeyler yapmak isteyen pek çok birey ve sivil toplum kuruluşu, kadına yönelik şiddeti durdurmak için çeşitli kampanyalar başlatmaya başladı.
Son olarak, Dilan’ın hikayesi, görünmeyeni görünür kılmanın önemini ortaya koyuyor. Güçlü bir önlem alınmadığı takdirde, benzer acıların yaşanmaya devam edeceği bir gerçektir. Bayramlar, sevinç ve mutluluğun paylaşıldığı günler olmalıdır, ancak bu tür trajik olaylar, toplumda ciddi bir değişim ve dönüşüm ihtiyacını da beraberinde getirmektedir. Dilan’ın anısını yaşatarak, bu türlü olayların bir daha yaşanmaması için mücadele etmek, hepimizin sorumluluğu olmalıdır. Adalet, kadınların yaşam hakkının korunması ve aile içi şiddetin sona ermesi için bir sembol haline gelmelidir.