35 yaşındaki Fatma Yılmaz, son zamanlarda sağlık sorunlarıyla baş etmek zorunda kalan bir kadın. Küçük yaşlardan itibaren sağlık problemleriyle mücadele eden Yılmaz, son bir buçuk yıl içinde hayatının en büyük sınavıyla karşı karşıya kaldı. Meme kanserinin vücudunun diğer bölgelerine yayıldığını öğrenmesi, onu hem bedensel hem de psikolojik olarak derinden etkiledi. "Kanser benim için aslında bir sessiz katil gibiydi,” diyor Yılmaz. Sözlerinin ardında, birçok kadının hissettiği ama dile getiremediği bir korku yatıyor.
Fatma Yılmaz, meme kanseriyle ilk olarak 2021 yılında, yapılan rutin kontrol sırasında tanıştı. Meme kanserinin belirtileri olduğunu bildiği için her yıl düzenli kontroller yaptıran Yılmaz, bu tehlikeli hastalığın kendisini bulacağını asla düşünmemişti. "Her şeyin yolunda gittiğini sanıyordum. Kontrol sonuçlarımda her zaman olumsuz bir şey çıkmıyordu. Fakat mememdeki bir kitle, hayatımda dönüm noktası oldu,” diyor. Yapılan biyopsi ile kesinleşen tanı ise, genç kadının hayatını alt üst etti.
Tanı sonrası yaşadığı korku ve belirsizlikle baş etmekte zorlanan Yılmaz, tedavi sürecinin başlangıcında duygusal bir çöküş yaşadığını itiraf ediyor. "Tedavi sürecine başlamadan önce en büyük korkum, hastalığın yayılacağıydı. Her an her şeyin değişebileceğini düşünmek, ruh sağlığımı olumsuz etkiledi,” şeklinde konuştu. Bursa'da başladığı tedavi süreci, İstanbul'daki özel bir hastaneye gitmesiyle devam etti. Doktorlar tarafından uygulanan kemoterapi ve radyoterapi seansları, fiziksel olduğu kadar ruhsal olarak da zorlayıcıydı. “Bu sürecin ne kadar süreceğini bilmiyordum ama her geçen gün bedenimde ne gibi değişiklikler olduğunu gözlemlemek beni çok yıprattı,” diyor.
Fatma, yaşadığı tüm bu zorluklar karşısında kendini güçsüz hissetmemek için çözüm yolları aramaya başladı. Kanserle mücadele eden kadınların hikayelerini anlattığı kitaplar okumaya, destek gruplarına katılmaya başladı. “Yalnız olmadığımı anlamak, içimi ferahlattı. Bizim gibi birçok kadın var ve bu, bana güç veriyor,” diyor. Aynı zamanda çevresindeki arkadaş ve aile desteğinin de çok önemli olduğunu vurguluyor. “Bazen birinin yanımda olması, sadece sessizce beni dinlemesi bile büyük bir destekti,” ifadelerini kullanıyor.
Tedavi sürecinin getirdiği fiziksel değişikliklerle başa çıkmaya çalışan Fatma, özellikle vücudunda meydana gelen değişikliklere alışmaya çalıştığını belirtiyor. “Saçlarımın dökülmesi, vücudumdaki değişiklikler... Bunlarla başa çıkmak gerçekten zor. Ama kendimi sevmeyi öğrenmek zorundaydım,” diyor. Kendine olan bu yolculuğu, pek çok kadının yaşadığı zor bir süreç olduğunu anlıyor. “Kendimi kabul etmek, başkalarına güç vermek demek. Herkese umut olmak istiyorum,” diye ekliyor.
Fatma Yılmaz, kanserle savaşındaki yolculuğunun henüz sonlanmadığını belirtiyor. “Bu bir mücadele ve her gün bunun için savaşıyorum. Bugün burada, yaşayacağım güzel günler için savaşmak zorundayım,” diye konuşuyor. Yılmaz, özellikle genç kadınlara vurgulamak istediği bir mesajı da var: “Kendinize dikkat edin, vücudunuzu dinleyin ve erken teşhisin önemini asla unutmayın.”
Fatma'nın hikayesi, yalnızca bir kadınların değil, herkesin bu hastalıkla mücadele eden bireylere nasıl destek olabileceğini düşünmesi gereken bir hikaye. Bu zorlu mücadele, insanın hayata olan bağlılığına dair önemli bir ders de taşıyor. Kanser hastaları, yaşadığı süreç ne olursa olsun, destek bulabilmek ve yalnız olmadıklarını hissetmek zorundalar. Fatma'nın hikayesinin, daha fazla kişinin bu konuda bilgi almasına ve destek bulmasına yardımcı olmasını umuyoruz.